Roma Uygarlığı Hakkında Bilgi, Antik Roma Uygarlığının Özellikleri
Bu içeriğimizde tarihin en önemli uygarlıklarından biri olan Roma Uygarlığı hakkında bilgi ve özellikleri ele alıyoruz.
Günümüz Batı medeniyetinin atası kabul edilen Roma uygarlığı; dil, din, teknoloji ,hukuk, siyaset, sanat, edebiyat, mimari vs. gibi bir çok alanda günümüz uygarlığını da etkilemeyi başardı.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar
Roma Uygarlığının Özellikleri Nelerdir?
Roma Uygarlığının kökleri Etrüsklere uzanır. Başka bir deyişle Roma Uygarlığının oluşumu ve gelişiminin mimarı Etrüsklerdir. Tarihte en uzun ömürlü imparatorluklardan biri olan Roma imparatorluğu; Yunanistan, Kartaca (Kuzey Afrika), Anadolu, Suriye ve Mısır gibi bölgeleri istila etmiş, buraların kültürlerinden etkilenerek ileri düzeyde bir medeniyet kurmuştur.
Antik Roma dönemi MÖ 753’te Roma kentinin kuruluşundan MS. 476’da Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne kadar geçen süreci kapsasa da Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) da bu uygarlığa dahil edilebilir.
Roma Uygarlığı tarihinde diğer pek çok uygarlıkta pek rastlanmayan üç yönetim modeli de uygulanmıştır. Batı Roma İmparatorluğu tarihinde sırasıyla; Roma Krallığı, Roma Cumhuriyeti ve Roma İmparatorluğu dönemleri yaşanmıştır.
İtalyan Yarımadasındaki Tiber Nehri’nin yanında kurulan Antik Roma, Antik dünya nüfusunun %20’sini barındırmasıyla dünyanın en büyük imparatorluklarından biri olmuştu. Nitekim sınırları Kuzey Afrika kıyılarından Mısır’a, Güney Avrupa’dan Batı Avrupa’ya; Balkanlar’dan Anadolu’ya; Mezopotamya’dan Arabistan’a kadar oldukça geniş bir alanı kapsıyordu.
Roma’nın Kuruluş Efsanesi
Roma kenti efsaneye göre dişi kurt tarafından büyütülmüş olan ikiz kardeşler Romulus ve Remus tarafından kurulmuştur. Romulus ve Remus kardeşler Latin Kralı Numitor’un kızı Rhea Silvia ile Roma savaş tanrısı Mars’ın çocukları olduğu için yarı ilahi olarak kabul edilirdi.
Yine efsaneye göre Romulus ve Remus kardeşler kendi şehirlerini kurduklarında imparatorluğa kimin hükmedeceği ve kimin adının verileceği konusunda anlaşmazlığa düştüler ve bunun sonunda Romulus, Remus’u öldürdü ve şehre kendi adını verdi.
Arkeolojik kazılara göre Roma kenti tam olarak Palatin Tepesi denilen yerde kurulmuştur.
Roma Uygarlığında Toplum Yapısı
Roma’da halk sınıflara ayrılırdı ve kölelik oldukça yaygındı. En alt sınıf köleler, orta sınıf azat edilenler, en üstte özgür doğmuş vatandaşlar yer alırdı. Özgür vatandaşlar da kendi aralarında sınıflara ayrılırdı. En geniş ve en eski ayrım ise particilerle plebler arasındaydı. En zenginler ise siyasette egemen olan ve ordu komutasını elinde bulunduran senatör sınıfıydı.
Roma’da başta kadınlar her ne kadar temel haklara sahip olsalar da tam anlamıyla bir vatandaş sayılmadılar. Fakat zaman içinde hakları genişletildi, mülkiyet hakkı ve bir takım yasal haklara kavuştular. Fakat hiçbir zaman oy kullanma hakları olmadı.
Bir çok toplumda bir erdem olarak görülen “merhamet” Roma toplumunda bir zayıflık göstergesiydi ve kusur olarak görülüyordu. Hatta gladyatör oyunlarının temel amaçlarından biri Roma toplumunu merhamet duygusundan korumaktı. Erdem olarak kabul edilen nitelikler ise cesaret ve inançtı.
Roma cumhuriyet dönemi başlarında devlet okulu olmadığı için erkek çocuklara evde anne babaları tarafından ya da Yunan kökenli pedagog denilen eğitimli köleler tarafından okuma yazma öğretilirdi. Eğitimde temel amaç ise erkekleri tarım, savaş, gelenekler gibi konularda eğitmekti. Eğitim uygulamaları zaman içerisinde değiştiğinde erkek çocuklar ve az sayıda kız çocuğu 7 yaşına geldiklerinde ludus denilen özel okullara gönderilirdi. Ancak bu durum maddi gücü yeterli olan ailelerin çocukları için geçerliydi. Burada 4 yıllık bir eğitimin ardından ortaokula başlarlardı.
Zengin Romalılar genelde villa denilen müstakil evlerde ya da domus denilen kasaba evlerinde yaşardı. Evler bir avlu çevresinde inşa edilir ve bir çok odadan oluşurdu. Merkezi ısıtma sistemleri vardı.
Fakirler yüksek binalardaki küçük dairlerde yaşardı. Bir çok bina dayanıksız olduğundan yıkılabilirdi. Mutfakları yoktu. Su, yalaklarda toplanırdı. Sadece zenginler, suyu borularla evlerine taşırdı.
Zengin Romalılar yemek davetleri vermekten çok hoşlanırdı. B durum zenginler arasında neredeyse gelenek haline gelmiş durumdaydı. Davetlerde istiridye, tavuskuşu, devekuşu gibi onlarca lezzetli yemek servisi yapılırdı. Çok fazla yemekten hastalanan ve kusan insanlar için özel odaları bile vardı.
Zengin Romalı kadınlar yüzünü tebeşir tozu veya beyaz kurşunla pudralar ve dudaklarına da kırmızı aşı boyası sürerdi.
313 yılında Milano Fermanı ile Hristiyanlığın devletin resmi dini ilan edilmesine kadar Roma toplumunda çok tanrılı bir inanç sistemi hakimdi.
12 Levha Kanunları Nedir?
Romalılara ait en önemli özelliklerden biri On İki Levha Kanunlarıdır. Bu kanunlar günümüz Avrupa hukukunun temelini oluşturur. Ortaya çıkış hikayesi şöyledir;
Roma’da asil sınıf olan patriciler tüm siyasi haklara sahipti. Roma’ya sonradan gelen zanaatkar ve tüccarlar plep sınıfını oluşturdu. Pleplerin hiçbir siyasi hakkı yoktu. Plepler siyasi haklarını elde edebilmek için patricilere karşı mücadele ettiler ve bu mücadeleden galip çıktılar. Daha sonra bu iki sınıfın hakları 12 levhaya yazılarak forum meydanına asıldı. Böylece Roma’nın ilk yazılı kanunları ortaya çıktı ve zaman içinde gelişti. Yunanistan’da görülen ilkel demokrasi geliştirildi. Cumhuriyet yönetiminin çekirdeği oluşturuldu.
Roma’dan Günümüze Kalan Eserler
Romalılar Anadolu’da da etkili olmuş, Doğu ve Batı Roma olarak ikiye bölündükten bir süre sonra Batı Roma yıkılmış ve Doğu Roma “Bizans” olarak varlığına bin yıldan uzun bir süre daha devam etmiştir. Doğu Roma’nın hakimiyet alanlarından biri olan Anadolu’da, yani şimdiki Türkiye topraklarında günümüze kadar varlığını koruyabilen eserler vardır. Bu eserler başta Bizans’a başkentlik yapmış olan İstanbul’da karşımıza çıkar.
- İstanbul’da Ayasofya, Aya İrini, Çemberlitaş Sütunu, Bozdoğan Su Kemeri, Yerebatan Sarnıcı
- Ankara’da Agustus Tapınağı, Roma Hamamı
- Antalya’da Aspendos Tiyatrosu
- -Efes’te Meryem Ana Kilisesi
bu uygarlıktan günümüze kalan eserlerdir. Roma mimarisi hakkında daha detaylı bilgi için Roma Sanatı Nedir? başlıklı içeriğimizi inceleyebilirsiniz.
Kavimler Göçü Roma’nın siyasi gücünün zayıflamasına sebep olmuştur. Nitekim 395 yılında Kavimler Göçü’nün etkisiyle Doğu ve Batı Roma olarak ikiye ayrıldı. Batı Roma imparatorluğu 476 yılında, Doğu Roma imparatorluğu yani Bizans ise Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet’in Bizans başkenti Konstantinopolis’i (İstanbul) fethetmesiyle 1453’te yıkılmıştır.