Alman Sanatı ve Edebiyatı Hakkında Kısa Bilgi
Alman Sanatı ve Edebiyatı oldukça geniş bir alan olduğu için tek seferde ele almak oldukça zordur. Alman Edebiyatının bu kadar geniş bir alana yayılmasının sebebi ise hem Alman kültürünün köklü geçmişi hem de yüzyıllar boyunca farklı akımlardan etkilenmesi nedeniyle bir çok değişim göstermiş olmasıdır. Alman kültürü; Wolfgang Amadeus Mozart, Ludwig van Beethoven, Friedrich Schiller ve Johann Wolfgang von Goethe gibi dünya sanat ve edebiyat tarihine adını altın harflerle yazdırmış olan büyük isimleri yetiştirmiştir.
Bu içeriğimizde Alman sanatı ve edebiyatının genel özelliklerine kısaca değiniyoruz;
Alman Sanatının Özellikleri
Alman sanatında sürekli karşılaşılan eğilimler arasında; özellikle alışılmamış öğelerin kullanımı, maniyerizm, ayrıntılara önem verme ve barok yaklaşım dikkati çeker.
Roman üslubu Ren bölgesine özgü bir mimarlık anlayışının doğmasına yol açarken Alman roman sanatı kendine özgü nitelikler de getirmiştir.
Almanya’da sanat alanında gerçek atılım 15. yy.dan sonra, burjuvazinin gelişmesiyle başladı; yeni bir sanat ve bilim koruyuculuğu ortaya çıktı. Çok sayıda mücevher ve uygulamalı sanat ürünleri de tıpkı resim ve heykelcilik gibi dinsel özellikler taşımaya başladı. Heykelciler, coşku ve atılımlarıyla anlatımcı ve gotik heykeller yaparak önbarok denilen üslubu yarattılar.
Bir yandan reform düşüncesi, diğer yandan ortaçağ sanat biçimlerine bağlılık nedeniyle durgunluk geçiren Rönesans döneminde yapılar bazen aşırı süslemelerle ağırlaştırılmalarına karşın gotik görüntülerini korudular. Barok sanatı en yüksek gelişme düzeyine Alman sanatıyla ulaştı. Mimarlık alanında İtalyan sanatından esinlenilerek dini mimari üslubu geliştirdiler. Ancak din dışı mimarlıkta Fransız etkisi egemendi.
20.yy.ın başlarında yenilikçi ve özgün bir akım ortaya çıktı. Deutsche Werkbund adlı topluluk 1907 yılından başlayarak yeni bir sanayi ve ticaret mimarlığı yarattı. Bu anlayış yavaş yavaş dünyanın her yanına yayıldı ve uluslar arası düzeyde çağdaş bir üslubun doğmasına yol açtı. Bu akım I. Dünya Savaşında Almanya’nın bozguna uğramasıyla durakladıysa da Weimar Cumhuriyeti döneminde Bauhaus’un (mimarlık ve uygulamalı sanatlar okulu) kurulmasıyla yeniden canlandı.
Alman Edebiyatının Özellikleri
Tarihsel süreçte Alman edebiyatının farklı akımlardan etkilendiğini belirtmiştik. En fazla etkisini gösteren akımlar arasında barok, klasisizm, romantizm, realizm, naturalizm, empresyonizm, ekspresyonizm akımlarını sayabiliriz.
11.yy.a kadar Alman edebiyatında din olgusu ağır basar. Bunun en büyük sebebi toplum üzerinde din adamlarının, dolayısıyla dinin etkisinin olmasıdır. 11. yy.dan sonra ise ağırlıklı olarak Bavyera lehçesiyle yazılan anonim eserler ön plana çıkar.
Alman edebiyatı çeşitli akımlar dışında Fransız ve İtalyan kültürlerinden de etkilenirken Orta Çağ’ın farklı kültürlerine hep açıktı. Kahramanlık şiirleriyle birlikte, 15. yy.dan sonra burjuvazinin güçlenmesiyle alegori ve taşlama ön plana çıktı. Provence şiirinin etkisiyle soylu aşk anlayışını dile getiren saray edebiyatı ürünleri oluşmaya başladı ve bir çeşit aşk destanı olan “minnesang” doğdu.
Alman edebiyatının gelişmesinde en önemli gelişmelerden biri matbaanın geliştirilmesiydi. Rönesans ve Reform hareketleriyle birlikte 16. yy. itibarıyla hümanizm etkisini göstermiştir.
17. yy.da ise karşı reform hareketiyle birlikte barok edebiyatı karşımıza çıkar. Bu edebiyat anlayışında Fransız ve İtalyan akımlarının etkisiyle birlikte din temalı şiirler görülür.
Aydınlanma Çağı (18 yy.) ile birlikte çift yönlü özgürleşme akımı ortaya çıkar. Hem Fransız etkisine karşı çıkılır hem de bilgisiz ve karanlıkta bırakma anlayışını içeren Orta Çağ karanlığına karşı çıkılır. Alman aydınlanma çağının en önemli temsilcisi Leibniz; en ünlü kuramcısı ise Lessing’dir. Akılcı ve Yaradancı görüşlerin egemen olduğu Aufklarung döneminde duygusal ve dinsel bir akım olan piyetizm yaygınlaştı.
18.yy.ın ikinci yarısından itibaren “Fırtına ve Atılım” akımıyla Aufklarung’un akılcılığına karşı romantizmin habercisi olan doğal hayalgücü ve deha kavramları ortaya atıldı.
19.yy.da ise Alman edebiyatında romantizm etkileri görüldü. İlk romantik kuşak felsefeciler, ozanlar, filologlar ve yazarlardan oluşuyordu.
19.yy.dan 20. yy.a uzanan dönemde Alman edebiyatında gerçekçilik, doğalcılık, izlenimcilik, simgecilik akımları etkili oldu.
1.Dünya Savaşından sonra 1925’e kadar anlatımcılık, Alman sanatı ve edebiyatına büyük bir canlılık kazandırdı. Nazi rejimi öncesi nesnel ve militan olma amacı güden Alman edebiyatını özellikle Bertolt Brecht temsil etti.
Nazi döneminde kimi yazarların sürgün edilmesiyle edebiyatta büyük bir gerileme oldu. Daha çok propaganda amaçlı yapıtlar yayınlandı.
Trümmerliteratur denilen savaş sonrası yıkıntı edebiyatı temsilcilerinin ardından gelen Grup 47, geçmişle bağları koparan bir edebiyat akımı olarak değerlendirildi.
Ayrıca bknz;