Antik Yunan Sanatının Özellikleri Nelerdir? Yunan Mimarisi ve Heykelciliği
Antik Yunan sanatı Miken Çağı ile başlar ve bu da Yunan sanatının Girit etkisi altında olduğu anlamına gelir. Çünkü Miken sanatı doğrudan Girit etkisi altında gelişme göstermiştir. Miken çağının sona ermesiyle birlikte Antik Yunan Sanatının özellikleri değişim gösterir.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar
Antik Yunan Sanatının Özellikleri
MÖ 11. ve 8. yy.lar arasında dalgalı hatların kullanıldığı bitki ve deniz betimleri artık yerini geometrik dizgelere bırakır. MÖ 8. yy.dan sonra ise Antik Yunan sanatında doğunun etkisi hissedilir.
Dünya sanat tarihinde en iyi heykellerin çoğu Antik Yunanlılar tarafından yapılmıştır. Antik Yunan heykelcilik sanatı ise MÖ 7. yy. itibariyle başlayıp gelişme göstermiştir. Bu dönemde heykellerin boyutları gerçek insan boyutunda veya daha büyüktür.
Hellenistik Çağ’da Yunan sanatının gelişip yayılma göstermesi aynı zamanda Yunan sanatında yenilikleri de beraberinde getirdi. Özellikle Romalıların Yunan sanatından büyük oranda etkilenmesi, Roma Sanatı içinde Yunan etkilerinin görülmesi, Yunan sanat anlayışının Avrupa’da ciddi anlamda etkili olmasına yol açtı. Bu da Rönesans döneminde bile Yunan sanat anlayışının temel alınmasını beraberinde getirdi ve böylece Rönesans Sanatı büyük oranda Antik Yunan etkisi altında gelişme gösterdi.
Antik Yunan Mimarisi
Tapınaklar Yunan mimarisinde en önemli yapılardır. İlk Çağ’da Batı Anadolu’daki yerleşim alanlarında görülen megaron tipi yapıların gelişmiş örneklerini Yunan tapınakları oluşturur. Yunan tapınakları portal denilen sütunlu bir giriş ve cella denilen kutsal odadan oluşur.
Çok tanrılı bir inanışa sahip olan Antik Yunanlılar için tapınaklar tanrıların evidir. Rahipler dışında da hiç kimse tapınakların içine giremezdi ve dinsel törenleri tapınağın dışında yaparlardı. Antik Yunan tapınaklarında ilk göze çarpan özelliklerden biri tapınakların etrafının sütunlarla çevrili olmasıdır. Bunun amacı tapınakların diğer yapılardan ayırt etmek ve tapınakların kutsiyetini vurgulamaktır.
Yunan tapınaklarında inşa edilen sütunlara göre üç tapınak tipi vardır:
Dor Nizamı
Dor nizamındaki tapınakların sütunlarında kaide yani “stilobat” yoktur. Yani sütun doğrudan döşeme tabanına oturur. Sütunun gövdesi yivlidir ve alttan üste doğru incelir. Sütun başlığı (Echinos) üzerinde abakus vardır ve abakus çatının yükünü taşır. Sütunlar birbirine arşitrav denilen baştaban ile bağlanırdı ve bunlar düz taş bloklardan oluşurdu. Arşitrav üzerinde ise triglif (üçlü yiv) ve metop denilen kare boşluklar yer alırdı.
Dor nizamında tapınaklar MÖ 7. yy.da Yunanistanla birlikte Güney İtalya, Sicilya ve Anadolu’da çok sayıda yapılmıştır. Dor nizamında yapılan tapınaklara en iyi örnekler; Çanakkale Assos’taki Athena Tapınağı, Atina Akropolünde Parthenon Tapınağı’dır.
İyon Nizamı
MÖ 6. Yy.da Batı Anadolu’da yapılan tapınaklar İyon nizamının örneklerini oluşturur. İyon nizamında tapınaklar ince uzun sütunludur ve Dor nizamı ile kıyaslandığında daha yüksek ve zariftir. Sütunlar doğrudan tabana değil torus denilen silmeli tabana oturur.
İyon nizamında yapılan tapınaklara en iyi örnekler Efes Artemis Tapınağı, Bodrum Halikarnas’taki Maussoleion (Halikarnas Mozolesi) ve Aydın Didim’de Apollon Tapınağı’dır.
İyon Nizamının Anadolu toprakları dışındaki en iyi örneğini ise Atina Akropolündeki Athena Nike Tapınağıdır.
Korint Nizamı
MÖ. 5. Yy.da ortaya çıkan Korint nizamı, İyon nizamının değiştirilmiş biçimidir. Korint nizamı, Dor ve İyon nizamının bir arada kullanılmasıdır.
Korint nizamına en iyi örneklerden biri Mersin Silifke’de Uzuncaburç Zeus Tapınağı’dır.
Antik Yunan mimarisinde tek önemli yapılar tapınaklar değildir elbette. Tapınaklar dışında tiyatrolar, stadyumlar, odeon denilen konser binaları ve bouleterion denilen meclis binaları yapmışlardır.
Antik Yunan Heykel Sanatı
Antik Yunan’da anıtsal heykel sanatının ortaya çıkmasında en büyük etkenler cellaların (tapınaklardaki kutsal odalar) içine tanrı heykellerinin konulması ve spor müsabakalarında birinci olanların heykellerinin yapılması geleneğidir.
Yunan heykelciliğinde başlangıçta kullanılan malzemeler taş, ahşap, kil, fil dişi, altın ve mermer gibi malzemelerdi ve bu malzemelerle küçük küçük heykeller yaparlardı.
Yunan heykel sanatı başlıca üç bölümde incelenir:
Arkaik Dönem (MÖ 7. yy.)
Bu dönemde heykeller frontal duruşlu , kollar hafifçe öne uzatılmış, eller yumruk şeklindedir. Heykellerin yüzünde hafif gülümseme vardır. Arkaik dönem heykellerine örnek olarak “kuros” denilen erkek heykelleri ve “kore” denilen kadın heykelleri gösterilebilir.
Klasik Dönem (MÖ 5. yy.)
Klasik dönemde heykel sanatında önemli gelişmelerle birlikte frontal duruş artık ortadan kalkmıştır. Klasik dönem heykellerinde vücut ağırlığı tek bacak üzerine verilir, diğer ayak geriye bükülür ve baş yana çevrilirdi. Ayrıca heykellerde kusursuz bir anatomik yapı görülürdü ve en çok tanrı, tanrıça ve sporcu heykelleri yapılırdı.
Klasik dönem heykellerine en iyi örnek Disk Atan Atlet Heykeli (Miron)’dir.
Klasik dönemin sonlarında ise portre heykel sanatı gelişme göstermiş ve sanatçılar şairlerin, düşünürlerin ve devlet adamlarının portrelerini yapmışlardır.
Helenistik Dönem (MÖ 4. yy.)
Helenistik dönem Büyük İskender’in Anadolu’ya girişiyle başlar ve bu dönem büyük boyutlu heykel sanatının gelişme gösterdiği bir dönem olarak karşımıza çıkar. Heykellerde klasik dönemdeki ağırbaşlılığı yerine öfke, sevinç gibi duyguları yansıtan ifadeler göze çarpar. Dönemin en ünlü heykeltıraşlarından Lysippos’un yaptığı “İskender’in Baş Heykeli” Hellenistik dönem heykel sanatının özelliklerini iyi bir şekilde yansıtan örneklerin başında gelir.
Antik Yunan eserlerine bayılırım