Mondros Ateşkes Antlaşması Nedir? Mondros’un Önemi ve Maddeleri
Mondros Ateşkes Antlaşması nedir? Mondros Ateşkes Antlaşması’nın maddeleri nelerdir ve önemi nedir? 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan antlaşmanın Osmanlı Devleti açısından önemi; I. Dünya Savaşı’nı Osmanlı Devleti için bitiren bir antlaşma olmasıdır. Ancak 1. Dünya Savaşı’nın bitirilmiş olması her ne kadar kulağa olumlu gelse de gerçek hiç de öyle olmamıştır. Mondros Ateşkes Antlaşması’nın Osmanlı Devleti için anlamı neydi ve daha da önemlisi bu antlaşma nelere gebe olacaktı?
Bu Yazının İçindeki Başlıklar
Mondros Ateşkes Antlaşması
1.Dünya Savaşı’nın sonlarında müttefik Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi, Osmanlı Devleti’nin, diğer müttefiki Almanya’dan kara yoluyla doğrudan yardım almasını engelleyecekti. Bu tehlikenin üzerine Osmanlı Devleti de savaştan çekildi ve böylece ateşkes imzalandı.
I.Dünya Savaşı’ndaki başarısızlık nedeniyle dönemin hükümeti İttihat ve Terakki istifa etmiş, hükümetin başındaki Enver-Talat-Cemal paşalar ülkeden ayrılmışlardı. Yerine Ahmet İzzet Paşa bir hükümet kurdu. Ahmet İzzet Paşa hükümetinin görevlendirdiği dönemin Bahriye Nazırı yani Denizcilik Bakanı Hüseyin Rauf Bey (Orbay), ateşkes antlaşmasını imzalamak üzere görevlendirildi.
Limni Adası’ndaki Mondros Limanı’nda demirleyen Agamemnon zırhlısında İtilaf Devletleri’nin İngiliz temsilcisi Amiral Calthorpe ile 27 Ekim’de başlayan görüşmeler 3 gün sürdü ve 30 Ekim’de 25 maddeden oluşan Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı.
Mondros Ateşkes Antlaşmasının Maddeleri
Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı Devleti için I. Dünya Savaşı’nın bitmesi anlamına geliyor olabilirdi ancak aynı zamanda bu, yeni ve büyük bir mücadelenin başlangıcı olacaktı.
25 maddelik bu antlaşmanın her bir maddesi tamamen Osmanlı aleyhine ve Osmanlı’yı bitirmeye yönelikti. Zira, itilaf devletleri I. Dünya Savaşı sırasında kendi aralarında Osmanlı topraklarını paylaşmaya yönelik yaptıkları gizli antlaşmaları uygulamaya koymayı amaçlıyorlardı.
Mondros Ateşkes Antlaşması’nın önemli maddeleri şöyledir;
- İstanbul ve Çanakkale boğazları İtilaf Devletleri’nin denetimine geçecek
- Osmanlı ordusu terhis edilecek, silah ve cephaneler itilaf devletlerine teslim edilecek
- Osmanlı donanması itilaf devletlerine teslim edilecek
- Tüm demiryolları, Toros tünelleri, yollar, köprüler itilaf devletlerinin kontrolüne verilecek
- Hükümet haberleşmesi dışındaki tüm haberleşme araçları itilaf devletlerinin kontrolüne verilecek
- Osmanlı kaynaklarından mazot, kömür, yağ, ihraç edilmeyerek itilaf devletlerinin kullanımı için ayrılacak
- Osmanlı Devleti tüm savaş esirlerini serbest bırakacak ancak Türk savaş esirleri serbest bırakılmayacak
Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7. ve 24. Maddeleri
Bu maddelerden de anlaşılacağı üzere, antlaşmanın sadece adı “ateşkes”tir. Bu tehlikeli maddeler dışında Mondros Ateşkes Antlaşması’nın en önemli iki maddesi 7. ve 24. maddelerdir.
7.madde
“İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit edici bir durum ortaya çıktığı takdirde stratejik bir yeri işgal edebilecek.”
(Bu madde Osmanlı açısından en tehlikeli maddedir. Çünkü itilaf devletleri bu maddeye dayanarak herhangi bir bahane ile “güvenliklerinin tehdit altında olduğunu” öne sürerek herhangi bir yeri işgal edebilirdi. Nitekim de öyle olmuş; Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından hemen sonra -1 Kasım 1918 itibarıyla- Musul işgal edilmiş ve bunu diğer işgaller takip etmiştir.) Özetle Mondros’un 7. maddesi Osmanlı topraklarını tamamen işgallere açık hale getirmiştir.
24.madde
“Vilayet-i sitte’de (6 doğu ili: Sivas, Erzurum, Van, Diyarbakır, Elazığ, Bitlis) bir karışıklık çıkarsa itilaf devletleri buraları işgal edebilir.”
Bu madde ise 7. maddenin daha az kapsamlı bir versiyonu gibidir. Zira Doğu Anadolu topraklarını işgale açık hale getirir. Amaç ise Doğu bölgesinde kurulması planlanan Ermeni Devleti’ne zemin hazırlamaktır.
Mondros Ateşkes Antlaşması Neden İmzalandı?
Bu noktada akıllara şöyle bir soru takılabilir; böylesine ağır şartlı bir antlaşma neden imzalanmıştı? Burada en büyük etkenlerden biri Wilson İlkeleridir.
Osmanlı Devleti, Wilson İlkeleri/prensipleri içinde yer alan “kazanan devletler, kaybeden devletlerden toprak ve savaş tazminatı almayacaktır.” maddesini güvence olarak görüyordu. Osmanlı yöneticileri bu ilke sayesinde Mondros’a rağmen toprak kaybetmeyeceğini düşünüyordu. Ayrıca devletler arası ilişkilerde pek de geçerli olmayan iyi niyetli bir yaklaşımla İngilizlere gereğinden fazla güvenildiğini dönemin padişahı Vahdettin’in sözlerinden anlayabiliyoruz. Vahdettin, antlaşma ağır şartlı olsa da daha sonra İngilizlerin kendilerine hoşgörü göstereceklerine inandığını belirtmiştir.
Mondros Ateşkes Antlaşması’nın Önemi Nedir?
Ancak Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı Devleti’ni fiilen bitiren bir antlaşmadır.
Görüşmeler sırasında Suriye-Filistin cephesinde bulunan Mustafa Kemal, İstanbul’a geldiğinde boğazda demirlemiş olan itilaf devletlerinin donanmalarını görerek tarihe geçen o meşhur cümlesini söylemiştir: “Geldikleri gibi giderler!”
Mondros’tan Sonra İşgal Edilen Topraklar
Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandıktan hemen sonra itilaf devletleri 7. maddeyi bahane ederek işgallere başlamıştı. İlk olarak Musul’un İngilizler tarafından işgal edilmesinin ardından;
- İngilizler; Samsun, Çanakkale, Bilecik, Batum, Kars, Antep, Urfa ve Maraş’ı (Antep, Urfa ve Maraş’ı daha sonra Fransızlara vereceklerdi.)
- Fransızlar; Hatay Dörtyol, Mersin ve Adana’yı
- İtalyanlar; Kuşadası, Antalya, Bodrum, Marmaris, Fethiye ve Konya’yı
- Yunanlılar; İtilaf devletlerinin onayı ile İzmir ve Batı Anadolu’yu
işgal ettiler.
Mondros’tan sonra işgal edilen ilk Osmanlı toprağı Musul olmuştur. Anadolu’da işgallere karşı ilk tepki ise Hatay Dörtyol’da Fransızlara karşı verilmiştir.
Bu işgaller karşısında Osmanlı Devleti sessiz kalmış ve gereken ve beklenen tepkiyi ver(e)memiştir. Tüm bu işgaller ve devletin o gereken tepkiyi vermemesi Milli Mücadele ateşinin kıvılcımı olmuştur. Barış Antlaşması’na giden süreçte ve sonrasında işgalci itilaf devletleri Türk milli mücadelesi ile karşılaşmış ve en sonunda bu büyük mücadeleye boyun eğmek zorunda kalmışlardır.
Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan yaklaşık 2 yıl sonra barış antlaşması “Sevr” imzalanmıştır. Ancak 433 maddelik bu “barış” antlaşmasının da tamamı Osmanlı Devleti’nin aleyhinedir. Nitekim Türk Milli Mücadelesinin büyük zaferi ile Sevr Antlaşması uygulanamamış; onun yerine Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştır.