17. ve 18. Yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nde ve Avrupa’da Denizcilik Faaliyetleri

17. ve 18. Yüzyıllarda Osmanlı Devleti'nde ve Avrupa'da Denizcilik Faaliyetleri

17. ve 18. Yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nde ve Avrupa’da denizcilik faaliyetleri nasıldı? 17. ve 18. yüzyıllarda Osmanlı Devleti ile Avrupa’daki denizcilik faaliyetleri coğrafi keşifler başta olmak üzere dünyadaki gelişmelere paralel olarak 16. yüzyıldan sonra değişim içine girmiştir.

17. ve 18. Yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nde ve Avrupa’da Denizcilik Faaliyetleri

Coğrafi keşifler, dünyada denizcilik faaliyetlerinin önemini arttıran en önemli gelişmelerin başında gelir. Çünkü coğrafi keşifler, sömürgecilik faaliyetlerini ortaya çıkarmış ve Avrupalı devletler arasında kıyasıya bir sömürgecilik yarışını ortaya çıkarmıştır.

Coğrafi Keşifler

15.yüzyılın sonlarından itibaren Avrupalıların başlattıkları okyanus ötesi seferlerdir. Bu seferlerin amaçlarından biri yeni ticaret yolları bulmaktı. Bu konu ile ilgili detaylı bilgiye Coğrafi Keşifler başlıklı içeriğimizden ulaşabilirsiniz.

Avrupa’da Denizcilik Faaliyetleri

Coğrafi Keşiflerle birlikte İspanya, Portekiz, Hollanda, Fransa ve İngiltere, dönemin sömürgeci devletleri olarak karşımıza çıkar. Sömürgecilik, denizcilik faaliyetlerinin gerekliliğini ve önemini ortaya koydu ve böylece 16. yy. sonunda okyanus denizciliği gelişme gösterdi.

(Sömürgecilik; Bir devletin sınırları dışındaki toprakları ele geçirerek üstünlük sağlayıp o bölgenin her türlü imkanını kullanması ve yağmalamasıdır.)

İspanya ve Portekiz

Coğrafi keşiflerle yeni yerler keşfederek buralarda sömürge imparatorlukları kurdular. Amerika kıtasındaki sömürgecilik faaliyetleri 16. yy. sonunda İspanya’yı dünyanın en zengin ülkelerinden biri yaptı. Ancak 17. yy.dan itibaren bu üstünlüğü İngiltere ve Hollanda’ya kaptırdı.

İngiltere

17.yy.da İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’ni kurarak İngiliz sömürgeciliğinin temelini attı. 18. yy.da büyük bir sömürge imparatorluğu kuran İngiltere “üzerinde güneş batmayan imparatorluk” unvanını aldı. Çünkü sömürgeleri çok geniş bir alanı kapsıyordu ve İngiltere’nin Kuzey yarımküredeki coğrafi konumuna karşılık sömürgeleri Güney yarımküredeydi.

Hollanda

17.yy.da ticaret ve gemicilik sayesinde hızla zenginleşti. Doğu Hindistan Şirketi’ni kurarak büyük bir sömürge imparatorluğu kurdu. Ancak 18. yy.dan itibaren sömürgelerini Fransa ve İngiltere’ye kaptırdı.

Fransa

16.yy.da denizaşırı boyutlarda genişlemeye başladı. Ancak İngiltere 18. yy.da Kuzey Amerika’da bulunan Fransız sömürgelerini ele geçirdi.

Tüm bu sömürgecilik faaliyetleri Hindistan, Endonezya, Çin ve yüzlerce adanın sömürge haline gelmesine neden oldu.

Ticaret Gemilerinden Savaş Gemilerine

Denizlerdeki rekabet gemi mürettebatının profesyonelleşmesini zorunlu hale getirmişti. Bu nedenle başta İngiltere ve Hollanda’da askeri disiplin çerçevesinde tüccar kaptanlar yerine deniz subayları ön plana çıktı. Böylece tüccar gemileri yerine savaş gemisi yapımına hız verildi ve okyanuslarda artık yelkenli savaş gemileri görülmeye başladı.

Osmanlı Denizciliği; Kadırga ve Kalyon

Osmanlı gemiciliği iki ana döneme ayrılır.

  1. Dönem: 14. ve 17. yüzyıllar arasıdır. Bu dönemde Osmanlı denizciliğinde kadırga adı verilen kürekli gemiler yer alır.
  2. Dönem: 17. ve 19. yüzyıllar arasıdır. Bu dönemde Osmanlı donanmasında kalyon adı verilen yelkenli gemiler yer alır.

Peki Osmanlı donanmasında kadırgadan kalyona geçiş süreci hangi olayla başlamıştır? Osmanlı gemi teknolojisinde Venedik’e karşı yapılan Girit kuşatması dönüm noktası olmuştur.

Osmanlı denizcilik tarihinin en büyük kaptan-ı deryası Barbaros Hayrettin Paşa’ya göre kadırgalar en etkili savaş gemileriydi. Çünkü Akdeniz’de yaz mevsimi uzun sürüyordu ve hava rüzgarsızdı. Bu nedenle yelkenli büyük gemiler Akdeniz havasında hareketsiz kalıyordu ve dezavantajlıydı.

Kalyon ise büyük yelkenli ve büyük topları taşıyabilen gemilerdi. Büyük oldukları için daha fazla denizci taşıyabiliyordu. Girit kuşatması sırasında Osmanlı kadırgalarının Venedik kalyonlarına karşı zayıf kalması, Osmanlı Devleti’nin kalyonlara geçiş yapmasına neden oldu. (Girit kuşatması 1645 yılında başlamış ve tam 24 yıl sürmüştür)

Osmanlı Devleti’nin Denizlerdeki Egemenliğinin Zayıflaması

Osmanlı donanması 18. yüzyıla kadar Akdeniz hakimiyetini elinde tutmayı başarmıştı. Ancak Ruslarla 1768-1774 yılları arasında yapılan savaşlarda Osmanlı donanması İngilizlerin desteğini alan Ruslar tarafından Çeşme’de yakıldı. Tarihe Çeşme Baskını adıyla geçen bu olay Osmanlı donanmasının en büyük yenilgilerindendir.

Karadeniz’de Zayıflama: Osmanlı Devleti, Fatih Sultan Mehmet döneminde Kırım’ın fethedilmesiyle 15. Yüzyıl itibarıyla Karadeniz’de hakimiyet sağlamıştı. Ancak 18. Yüzyıl itibarıyla Karadeniz’deki Osmanlı hakimiyeti zayıflamaya başladı. Bu konuda en büyük dış etken ise Rusya’ydı. Azak kalesinin Rusların eline geçmesi, Osmanlı donamasının Çeşme’de yakılması ve 1792 Yaş Antlaşması ile Kırım’ın tamamen Rusya’nın eline geçmesi ile Karadeniz’deki Osmanlı hakimiyeti son buldu.

Akdeniz’de Zayıflama: Osmanlı Devleti, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Barbaros Hayrettin Paşa komutasında Haçlı donanmasına karşı Preveze Deniz Savaşı’nda büyük bir zafer kazanmış ve böylece Akdeniz’de Osmanlı hakimiyeti sağlanmıştı. (16. Yüzyıl)

Ancak Coğrafi keşiflerle Atlas okyanusu kıyısındaki limanların önem kazanması ve Akdeniz ticaretinin önemini yitirmesiyle Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’deki hakimiyeti de zayıflamaya başlamıştır.

Bunları da beğenebilirsiniz
Bu Konu Hakkında Siz Ne Düşünüyorsunuz?