Antik Çin’de Günlük Yaşam Hakkında Bilgi

Antik Çin’de günlük yaşam nasıldı? Antik Çin’de günlük yaşam, aile değerlerine ve otoriteye saygı üzerine kuruluydu ve bunun yanında Konfüçyüsçülük ile Taoizm büyük oranda etkiliydi.  Kağıt, barut ve pusulanın icadı Çin toplumunda büyük bir devrim yarattı.

Antik Çin’de temel geçim kaynağından halkın yaşam tarzına, eğlence anlayışından eğitim ve giyime Eski Çin’in günlük yaşamına dair ayrıntıları ele alalım;

Antik Çin Günlük Yaşam

Temel geçim kaynağı tarımdı ve bu nedenle toplumun büyük bölümü çiftçiydi. Geri kalan küçük bir kesim ise soylular ve tüccarlardan oluşuyordu. Keskin bir sosyal sınıf ayrımı vardı.

Toplum alimler, çiftçiler, zanaatkarlar ve tüccarlar şeklinde sınıflara ayrılmıştı. En yüksek rütbeye sahip olan bilim insanlar eğitimli seçkinlerdi.

Çiftçiler her yıl yaklaşık 1 ay hükümet için çalışmak zorundaydı. Bunun için kanal, saray ya da sur inşası gibi inşaat projelerinde çalışırlardı. Çiftçiler ayrıca mahsullerinin belli bir yüzdesini hükümete vererek vergi öderlerdi.

Çiftçiler küçük köylerde yaşardı ve zor bir hayatları vardı. Çok çalışırlar ama az kazanırlardı. Çalıştıkları topraklar kendileri mülkleri değil ya kralın ya da soylularındı.

Şehir Yaşamı

Şehirler yaşayanlar tüccar, zanaatkar, devlet memuru ve akademisyen gibi farklı kesimlerden oluşurdu. Bazı şehirlerin nüfusu yüzbinlere ulaşmıştı.

Şehirler sıkıştırılmış topraktan çevrilmiş duvarlarla çevriliydi. Şehir kapıları her gece kilitlenir, hava karardıktan sonra kimsenin dışarı çıkmasına ya da içeri girmesine izin verilmezdi.

Aile Hayatı

Erkek egemen bir toplum yapısı vardı ve baba, evin reisiydi. Karısı ve çocukları her konuda ona itaat etmek zorundaydı. Kadınların görevi ev işleriyle ve çocuklarla ilgilenmekti.

Çocukların evleneceği kişiyi anne babaları belirlerdi. Büyüklere saygı son derece önemliydi.

Antik Çin toplumunda kadınlar değersiz görülürdü. Hatta bazı aileler kız bebekleri doğduğunda onu istemez ve ölmesi için dışarı atardı. Bu davranış toplumda normal karşılanırdı.

Yiyecek

Kuzeyde darı, güneyde ise pirinç en temel yiyecekti. Daha sonra pirinç, tüm ülkede temel gıda maddesi oldu.

Zengin Çinliler domuz eti, tavuk, ördek, kaz ve köpek de dahil olmak üzere bol miktarda et yerlerdi.

Tatlı patates, soya fasulyesi, bakla, şalgam, taze soğan ve sarımsak da tükettikleri yiyecekler arasındaydı.

Nehir kenarlarında yaşayanlar bol miktarda balık tüketirdi. Köpekbalığı yüzgeçleri, kuş yuvaları, ayı pençeleri ve deniz sümüklü böcekleriyle çorba yaparlardı. Ayrıca pirinç ve darıdan şarapları içerlerdi. Çay da severlerdi ve çaya “cha” denirdi.

Kuzeyde yaşayan yoksulların beslenmeleri genellikle buğdaydan ibaretti ve buğdaydan köfte, krep ya da erişte yaparlardı. Güneyde ise pirinç tüketirlerdi.

Eğitim

Sadece zengin ailelerin erkek çocukları okula giderdi. Konfüçyüs’ün öğretileri, şiir ve kaligrafi öğrenmeleri önemliydi. Eğitim “Altı Sanat” adı verilen geniş bir müfredata sahipti. Konfüçyüsçü metinlere dayanan zorlu imparatorluk sınavlarını geçmek kritik bir hedefti.

Eğlence ve Oyun

Tüm yılı çalışarak geçirseler de oyun ve eğlence fırsatı buldukları festivaller de vardı. Çin’de ilk müzik aletleri çanlardı. Zamanla flüt ve yaylı çalgılar gibi yeni müzik aletleri geliştirildi. Eski Çin’de müzik, felsefeyle iç içe geçmiş durumdaydı.

Zhou Hanedanlığı’nın sonlarına doğru müzik, oyunculuk ve dans; Çin operasında birleştirildi. Çin operasında sanatçılar gösterişli kostümler giyip Çin kahramanlarının hikayelerini şarkı ve dans yoluyla anlatırdı.

Diğer bir eğlence aracı MÖ 500’lerde icat edilen uçurtmaydı. Her ne kadar askeri amaçla kullanılsa da saha sonra eğlence aracı haline geldi. Uçurtmaları bambu çerçeveden ve ipekten yaparlardı.

Go ya da weigi adı verilen strateji oyunu Çin’de son derece popüler bir masa oyunuydu. Hatta Çinli beyefendilerin ustalaşması gereken Dört Bilimsel Sanattan biriydi.

Tang Hanedanlığı döneminde icat edilen oyun kartları da Çinlilerin eğlencesinin önemli bir parçasıydı.

Polo oyununun benzeri olan Jiju sporu, kumar ve cuju denilen bir futbol türü de popülerdi.

7.yüzyılda Çin’de icat edilen havai fişekler, festivallerde kötü ruhları kovmak ve eğlence amaçlı kullanılırdı.

Giyim

Giyim bir statü simgesiydi. Zengin ve fakirlerin giyimleri birbirlerinden tamamen faklıydı. Yoksullar kaba bir malzeme olan kenevirden yapılmış bol pantolon ve gömlek gibi giysileri giyerlerdi. Bu giysi türü tarlada çalışmaya uygundu çünkü dayanıklıydı. Ancak Moğollar’ın Çin’e girmesiyle bu durum değişti. Çünkü Moğollar’dan pamuk giysileri öğrendiler. Pamuk kıyafetler kenevirden hem daha ucuz, hem daha yumuşak olduğu için yoksullar arasında popüler hale geldi.

Zenginler ise ipek giysiler giyerdi. Genellikle uzun, süslü ve rengarenk elbiselerdi. Kıyafet ve kıyafetlerin renkleri konusunda belirli kurallar vardı. İpek giysi giymek sadece soylu kesime verilmiş bir ayrıcalıktı. Düşük rütbeli insanlar ipek giysi giydikleri taktirde cezalandırılırdı.

Sarı renk giysi giymek ise sadece ve sadece imparatora özgü bir ayrıcalıktı. Fakir insanlar Sui Hanedanlığı döneminde sadece mavi ve siyah kıyafet giyebilirdi. Yas sırasında beyaz giysi giyilirdi. Kırmızı giysi ise sevinç ve mutluluk simgesiydi.

Antik Çin’de uzun saç önemliydi. Erkekler saçlarını başlarının üzerinde düğüm yapıp bağlar, kadınlar da çeşitli şekillerde örüp süslerdi. Kızlar evlenene kadar saçlarını tokayla toplayamazdı. Kısa saç bir ceza yöntemi olarak mahkumlar üzerinde uygulanırdı ancak rahipler uzun saça değerli olmadığını göstermek için saçlarını kazıtırlardı.

Sayılar ve Renkler

Antik Çin günlük yaşamında sayı ve renkler büyük öneme sahipti.

2-3-5-6-7-8-9 şanslı sayılardı. Örneğin 5 rakamı Çin felsefesinin beş unsuru olan ateş, su, toprak, metal ve ahşaptan dolayı şanslıdır.

En şanslı sayı ise 8’dir. Çünkü Çince’deki sekiz kelimesi zenginlik kelimesine benzer. Günümüzde bile Çin’de 8 rakamının şansına inanılır. Hatta Çin’in başkenti Pekin’de gerçekleştirilen 2008 Yaz Olimpiyatları 8 Ağustos’ta 20.08’de başlatılmıştır.

666 ise Çin’de en şanslı sayılardan biri olarak kabul edilir.

En şanssız sayılar ise 4 ve 14’tür. Dört kelimesi “ölüm” kelimesine benzer. On dört kelimesi ise “ölmek istiyorum” cümlesi ile benzer.

Çin’de bazı renkler de çok önemlidir. Beş ana renk; kırmızı, siyah, yeşil, beyaz ve sarıdır.

Kırmızı; ateşin, yazın ve güneyin rengidir. İyi şans, mutluluk ve başarının sembolüdür. Düğün ve doğum günü gibi özel günlerde kullanılan bir renktir.

Siyah; Suyun, kışın, kuzeyin ve cennetin rengidir.

Beyaz; Sonbaharın ve batının rengidir. Beyaz, Antik Çin’de yas rengidir.

Yeşil; Baharın ve doğunun rengidir.

Sarı; Dünyanın, mevsim değişiminin rengidir. Antik Çin’de sarı, tüm renklerin en güzeli olarak kabul edilirdi ve imparatora özel bir renkti.

Mavi; Ölümsüzlüğü temsil eder.

Bunları da beğenebilirsiniz
Bu Konu Hakkında Siz Ne Düşünüyorsunuz?