Sultan Ahmed Camii Özellikleri, Sultan Ahmed Camii Hakkında Bilgi
İstanbul’da yer alan Sultan Ahmed Camii özellikleri nelerdir? Hangi açılardan ön plana çıkar? Sultan Ahmed Camii, her yıl bir çok yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen önemli bir Osmanlı dönemi camisidir. Osmanlı padişahı I. Ahmed döneminde 1609 yılında yapımına başlanan camii 1616 yılında tamamlanmıştır. Camii’nin mimarı, Mimar Sinan’ın öğrencisi olan Sedefkar Mehmed Ağa’dır. Camii inşa edildiği dönemden itibaren uzunca bir müddet, Topkapı Sarayı ahalisinin ibadet merkezi konumunda olmuştur.
Sultan Ahmed Camii Özellikleri
Sultan Ahmed Camii’nin yapılış amacı 1606 yılında Avusturya ile yapılan Zitvatoruk Antlaşması ile İran ile yapılan savaşların kayıplarını maneviyat anlamında telafi etmek şeklinde açıklanabilir.
Sultan Ahmed Camii, Avrupa’da Bule Mosque (Mavi Camii) olarak bilinir. Çünkü mavi renk ağırlıklı binlerce İznik çinisiyle bezenmiştir. Ayrıca sarı ve yeşil renk tonlarını da barındıran bitki motifleri de kullanılmıştır.
Sultan Ahmed Camii, bir külliyedir. Yani medreseleri, hünkar kasrı, hamamı, çeşmesi, türbesi, darüşşifası, sıbyan mektebi, arastası, dükkanları, imarethanesi ve hatta kiralık odaları ile İstanbul’un en büyük eserlerinden biri olma özelliğini taşır. Ancak bu yapıların tümü ne yazık ki günümüze ulaşamamıştır.
Sultan Ahmed Camii Mimari Özellikleri
1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen Sultan Ahmed Camii’nin, altı minaresi dışında beş ana kubbesi ve sekiz tane ikincil kubbesi vardır. Ayasofya’nın önünde konumlandırılan Camii şehre hakim bir noktada yer alır ve bulunduğu meydan, camiinin yapımıyla birlikte Sultan Ahmed Meydanı adıyla anılmaya başlanmıştır. Osmanlı klasik döneminin son büyük camisidir. Ayrıca Osmanlı cami mimarisi ile Bizans kilise mimarisinin en önemli sentezidir. Mimar Sedefkar Mehmed Ağa, caminin yapımında Ayasofya’dan esinlenmiştir.
Alt katlarında bulunan iki yüz vitray pencere yapıyı aydınlatır. Renkli camlar, dönemin Venedik Sinyorunun padişaha hediyesidir. Camiinin içindeki lale desenli çinilerin sayısı yirmi bini bulur ve el yapımıdır.
Camii avizelerinin üzerinde devekuşu yumurtaları vardır. Bunun sebebi örümcek ağlarını engellemektir. Hat sanatıyla yazılmış olan Kuran ayetleri dönemin büyük hattatı Seyyid Kasım Gubari tarafından yapılmıştır.
Camiinin içi ne kadar kalabalık olursa olsun minberdeki imamı herkesin görebileceği şekilde bir tasarıma sahiptir. Güneydoğu köşesinde yer alan ve on adet mermer sütunla desteklenen sultan mahfili iki küçük dinlenme odasından oluşur. Camiinin duvarlarındaki büyük tabletlerde ise halife isimleri ve Kuran ayetleri yazılıdır.
Dış bölümde geniş bir ön avlusu tonozlu bir revak ile çevrilmiştir. Burası Süleymaniye Camii cephesiyle aynı tarzdadır. Avluya çıkan anıtsal bir dar geçit vardır. Ortada ise bir şadırvan yer alır. Yapıldığı dönemde sıbyan mektebi olan mekan günümüzde ziyaretçilere bilgi vermek amaçlı Cami Bilgi Merkezi olarak kullanılmaktadır.
Avlunun girişinde asılı olan demir zincirin önemli bir anlamı vardır. Camiye sadece padişah at üstünde girebilirdi ve buradan avluya at sırtında girerken bu demir zincire çarpmamak için başını eğmek zorundaydı. Böylece Allah’ın huzurunda alçakgönüllülüğünü göstermiş oluyordu.
Sultan Ahmed Camii Minareleri
Sultan Ahmed Camii’nin en büyük özelliklerinden bir diğeri de Türkiye’nin altı minareli ilk camii olmasıdır.. Günümüzde ise altı minareli beş camiden bir tanesidir. Diğer altı minareli dört camii; Adana’da Sabancı Camii, Mersin’de Muğdat Camii, Üsküdar’da Çamlıca Camii ve Arnavutköy’de Taşoluk Yeni Camii’dir.
Altı minareli olması yapıldığı dönemde hoş karşılanmamıştır. Zira Kabe’de de altı minare vardır ve bu camiinin de altı minaresinin olması tepkiyle karşılanmıştır. Sultan Ahmed bu sorunu, Mescid-i Haram’a yedinci minareyi yaptırarak çözmüştür.
Tarihin diğer önemli yapılarından biri olan Ayasofya hakkında bilgi için Ayasofya Tarihi Hakkında Bilgi başlıklı içeriğimizi inceleyebilirsiniz.