Türkiye NATO’ya Ne Zaman Üye Oldu? Türkiye-NATO İlişkileri
Bu içeriğimizde NATO-Türkiye ilişkileri üzerinden Türkiye NATO’ya ne zaman üye oldu, Türkiye’nin NATO’ya katkıları nelerdir gibi sorulara cevap veriyoruz.
Türkiye Nato ilişkilerini ele aldığımız bu içeriğimiz dışında ayrıca bknz;
NATO Hangi Ülkeye Karşı Kuruldu?
NATO’nun resmi web sitesinde Türkiye; ”İki kıtayı birbirine bağlayan zengin bir kültürel mirasa sahip; ticaret, tarım ve turizm diyarı, medeniyetler kavşağında yer alan uçsuz bucaksız bir ülke” şeklinde tanımlanmaktadır.
Türkiye bir NATO üyesidir ve NATO’ya en fazla katkıda bulunan ilk beş ülkeden biri konumundadır.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar
Türkiye NATO’ya Ne Zaman Üye Oldu?
2. Dünya Savaşı’nın 1945 yılında sona ermesinden sonra dünya, yepyeni ve farklı bir savaş sürecinin içine girmişti; Soğuk Savaş. Soğuk Savaş dönemi iki süper güç ABD ve SSCB’nin başını çektiği, dünyanın Doğu ve Batı olmak üzere iki gruba ayrıldığı siyasi ve askeri gerginlik dönemidir. Bu süreç SSCB’nin 1991’de dağılmasına kadar devam etmiştir.
İşte bu soğuk savaş döneminde Türkiye, Batı bloğu tarafında yer almayı tercih etmiştir. Türkiye’nin 1952 yılında Kore Savaşı’na askeri güç göndererek dahil olması NATO üyeliğini başlatan gelişme olmuştur.
Türkiye NATO’ya Nasıl Üye Oldu?
Atatürk dönemi dış politikası “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi temelinde şekillendirilmişti. Dış politikada barış yanlısı bir tutumun yanı sıra uluslar arası işbirliği sağlamak ve bölgesel güvenliği güçlendirmek de amaçlanıyordu. Bu amaç doğrultusunda 1934 yılında Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya ile Balkan Antantı yapılarak Batı sınırlarının güvence altına alınması amaçlanmıştı. 1937 yılında İran, Irak ve Afganistan ile imzalanan Sadabad Paktı ile de Doğu sınırlarımızın güvence altına alınması sağlandı.
İzlediği dış politika ilkeleri ile 2. Dünya Savaşı’nın dışında kalmayı başaran Türkiye, Soğuk Savaş döneminde de Sovyetler Birliği’nin genişleme politikasının karşısındaydı. Avrupa’nın ekonomik anlamda yeniden inşası sürecinde ABD’nin önerdiği 1947 tarihli Truman Doktrini ve 1948 tarihli Marshall Planı desteğinden yararlandı.
1948 yılına gelindiğinde Türkiye NATO üyeliği için harekete geçti. Ancak ilk etapta Amerika, Türkiye’nin üyelik taleplerine pek de sıcak bakmamıştı. 1950 yılının Mayıs ayında, İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde Türkiye’nin NATO’ya ilk resmi üyelik talebi gerçekleşti. Fakat NATO üye ülkeleri bu teklifi reddetti.
Yine 1950 yılının Ağustos ayında Türkiye Kore Savaşı için Türk birliği göndermeyi garanti ederek ikinci kez resmi üyelik teklifinde bulundu. 1951 yılında –Celal Bayar’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde– Türkiye’nin Sovyetler Birliği karşısında herhangi bir savaş durumundaki potansiyeli göz önüne alınarak Türkiye’ye tam üyelik için teklifte bulunulmasına karar verildi.
1950 yılında Türkiye Güney Kore ve Kuzey Kore arasındaki savaşta Güney Kore’yi desteklemek adına 1950’de Birleşmiş Milletlere bağlı olarak Güney Kore’ye askeri birlikler gönderdi. Bunun ardından 18 Şubat 1952 yılında Türkiye’nin NATO üyeliği gerçekleşmiş oldu. Türkiye için NATO üyeliği ABD ve SSCB ekseninde kutuplaşan dünyada hem güvenlik garantisi hem de Batılı kimliğini güçlendirmenin bir yoluydu. NATO açısından değerlendirildiğinde ise Türkiye’nin kara ve deniz üssü sağlama imkanı, güçlü ordusu ve stratejik konumu Türkiye’nin NATO için sağlam bir müttefik olduğu anlamına geliyordu.
Türkiye’nin NATO’ya Katkıları
Türkiye NATO üyeliği sonrasında da Avrupalı müttefikleriyle bağlarını kuvvetlendirmeye çalıştı. 1959’da da Avrupa Ekonomik Topluluğu’na üyelik başvurusunda bulundu. Sovyet tehdidi altındaki Yunanistan ve Yugoslavya ile Balkan Paktı’nı imzalayarak bölgedeki komşularıyla da iyi ilişkilerini geliştirdi. Bağdat Paktı ve CENTO’nun oluşumunda kilit rol oynadı.
Türkiye’nin stratejik konumu nedeniyle NATO’nun Akdeniz ve Karadeniz’deki sorumluluk alanı da artmıştır. Soğuk Savaş yıllarında Türkiye NATO’ya Avrupa’nın en büyük ordularından birini sağlamış, kritik NATO tesislerine ev sahipliği yapmış, bir çok tatbikata askeri kuvvetlerini göndermiştir. Türkiye, NATO için önemli bir müttefiktir ve Türkiye NATO ittifakı içinde güneydoğu sınırının korunmasına katkıda bulunmaya devam etmektedir.
NATO’nun kuruluş belgesi olan Washington Antlaşması’nın 5. Maddesi toplu savunma ilkesini içerir. Bu madde diğer müttefik devletler için olduğu kadar Türkiye için de önemli bir güvenlik garantisidir.
Türkiye’nin NATO’ya katkıları şöyle özetlenebilir;
Ege Denizi’nde düzensiz geçişlerin önlenmesi
Irak’a askeri eğitim ve danışmanlık sağlanması
NATO uçaklarına yakıt ikmali sağlanması (IŞİD ile mücadele ve Doğu Avrupa’ya yönelik tedbirler kapsamında)
Konya Hava Üssü’nün NATO hizmetine verilmesi
Körfez Savaşı’nda “çekiç güç” kuvvetlerinin Türkiye’de konuşlanması
Bosna Savaşı’nda Bosna’ya silah yardımı ve askeri eğitim verilmesi
Kosova Savaşı’nda Kosova’ya yardım edilmesi
Afganistan Savaşı’nda askeri kuvvetlerle destek olunması
Bunların dışında Türkiye, 2004 yılında gerçekleştirilen İstanbul İş Birliği Girişimi’ne ev sahipliği yapmıştır. Akdeniz Diyaloğu adı altında NATO’nun sınırlarını genişletmek ve daha çok Müslüman devlet ile iş birliği amacı taşıyan bu zirvenin İstanbul’da yapılma sebebi Türkiye’nin NATO’ya üye en gelişmiş Müslüman devlet olmasıdır. Bu zirvede Afganistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Katar, Kuveyt, Pakistan gibi devletlerin NATO’ya katılması görüşülmüştür.
Türkiye’deki NATO Karargâhları
Türkiye topraklarında NATO’ya ait tesisler bulunmaktadır. Bu tesisler şunlardır;
NATO Kara Komutanlığı: LANDCOM olarak bilinen NATO’nun Kara Komutanlığı’nın merkezi İzmir’dir.
İncirlik Hava Üssü: Adana’daki İncirlik Hava Üssü Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye topraklarındaki en önemli askeri üssü konumundadır. Burada 50 nükleer silah olduğu biliniyor.
Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkezi: Ankara’da yer alır ve NATO’nun 6 eğitim merkezinden ilkidir.
ABD Savunma İşbirliği Ofisi: Ankara’dadır. Amerika Birleşik Devletleri’nin, askeri koordinasyonlarını yönettiği bir merkezdir.
Batman Hava Üssü: Yedek bir karagahtır ve ABD bu karargahı acil durumlarda inmek için kullanır.
Erhaç Hava Üssü: Malatya’daki bu üs de yedek bir karargatır ve ABD bu karargahı da acil durumlarda inmek için kullanır. Bunun dışında Malatya’da NATO’ya ait Kürecik Radar Üssü vardır.
Diyarbakır Hava Üssü: NATO için önemli bir hava üssü olan Diyarbakır Hava Üssü dışında yine Diyarbakır’da füzelerin komutasını sağlayan bir merkez konumunda olan Füze Savunma Radarı Komuta Merkezi bulunmaktadır.
Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi: İstanbul’dadır ve amaç Ege Denizi’nin korunmasıdır. Ayrıca yine İstanbul’da NATO Yüksek Hazırlıklı Kara Kuvvetleri Karargahı 2001 yılında NATO’ya tahsis edilmiştir.
Türkiye’nin NATO’dan Talepleri
Türkiye’nin NATO’ya üyeliğinden bu yana destek amaçlı yardım talebi sayısı dörttür. Bu talepler;
2003’te Irak’ta yaşanan gerginlik, Ekim 2012’de Türkiye’nin keşif uçağının Suriye tarafından düşürülmesi, Temmuz 2015’te IŞİD’in Suruç’ta gerçekleştirdiği terör saldırısı, Şubat 2020’de İdlib’de Suriye’nin Türk askerlerine yaptığı saldırı neticesinde gerçekleşmiştir.
Türkiye’nin NATO’dan savunma amaçlı yardım talepleri ise 1991’de Körfez Savaşı ve 2003’te Irak Savaşı nedeniyle gerçekleşti. Ayrıca 2012 yılında Suriye’ye karşı Türkiye topraklarına (Adana) hava ve füze savunma sistemi konuşlandırıldı.
Leman Bozkurt Altınçekiç
Son olarak NATO ve Türkiye’den söz edip de bu ismi es geçmemek gerekiyor. Zira Leman Bozkurt Altınçekiç, NATO bayrağı altında görev yapan ilk kadın savaş uçağı pilotudur. Hollanda ve Danimarka gibi ülkelerle birlikte Türkiye, kadınların Hava Kuvvetlerinde yer aldığı ilk ülkelerdendi. Bunun yanında kadın savaş uçağı pilotu eğiten ilk ülke Türkiye’dir.