Osmanlı Devleti Duraklama Dönemi İç ve Dış Nedenler Nelerdir?
Osmanlı Devleti duraklama dönemi özellikleri nelerdir? Duraklama dönemi 1579-1699 yılları arasını kapsar. Başka bir deyişle Sadrazam Sokollu Mehmet Paşa’nın ölümünden Karlofça Antlaşmasının imzalanmasına kadar geçen süreçtir. Osmanlı Devleti’nin duraklama döneminin genel olarak 17. yüzyılı kapsadığı kabul edilir.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar
Osmanlı Devleti Duraklama Dönemi
1453’te İstanbul’un Fethi sonrası bir imparatorluk olan Osmanlı Devleti 16. yüzyıl itibarıyla artık bir dünya devleti haline gelmiş, Kanuni Sultan Süleyman döneminde sınırları üç kıtaya ulaşmıştı. Yükselme döneminde izlenen yayılma siyasetiyle Bizans ve Memluk gibi devletlerin varlığına son verilmiş ve imparatorluk yapısı pekişmişti. Ancak Kanuni Sultan Süleyman’ın saltanatının son yıllarında devlet içinde görülmeye başlayan bozulmalar, Sadrazam Sokollu Mehmet Paşa’nın ölümünden sonra kendini daha fazla göstermeye başlamış ve Osmanlı Devleti dünya imparatorluğu özelliğini artık yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştır.
17.yüzyıl aslında Osmanlı Devleti’nin hem doğuda hem batıda en geniş sınırlarına ulaştığı bir yüzyıldır. Ancak yükselme döneminde görülen başarılar bu yüzyılda azalmış ve alınan topraklar uzun süre elde tutulamamıştır. İç ve dış sorunlar bu dönemin “duraklama dönemi” olarak adlandırılmasına sebep olmuştur.
Duraklama Dönemi Padişahları Kimlerdir?
Kanuni Sultan Süleyman öldükten sonra yerine oğlu II. Selim geçmişti. Ancak II. Selim, devlet işlerini büyük oranda Sadrazam Sokollu Mehmet Paşa’ya teslim etmişti. II. Selim’den sonra tahta çıkan III. Murat döneminde de sadrazamlık görevine devam eden Sokollu Mehmet Paşa 1579 yılında öldü.
Sadrazam Sokollu Mehmet Paşa, üç padişah döneminde de görev yapan bir sadrazam olarak tarihe adını yazdırmıştı. Onun ölümüyle başlayan duraklama döneminde hüküm süren padişahlar şöyledir;
- III. Murat (1574-1595)
- III. Mehmet (1595-1603)
- I.Ahmet (1603-1617)
- I.Mustafa (1617-1618)-(1622-1623)
- II.Osman (1618-1622)
- I.Murat (1623-1640)
- Sultan İbrahim (1640-1648)
- IV.Mehmet (1648-1687)
- II.Süleyman (1687-1691)
- II.Ahmet (1691-1695)
- II.Mustafa (1695-1703)
Osmanlı Devleti’nin 17. yüzyıldaki genel durumuna geçmeden önce bu dönemde Avrupa ve Asya’nın durumuna göz atmakta fayda görüyoruz;
17.Yüzyılda Asya ve Avrupa’nın Genel Durumu
Altın Orda Devleti’nin yıkılmasıyla önündeki en büyük engellerden biri kalkan Rusya, 17. yüzyıl itibarıyla Orta Asya’da egemenlik kurma çabası içine girmiş ve güçlü bir devlet olma yolunda ilerlemeye başlamıştı.
Asya’da Özbek Hanlıkları kurulmuş ayrıca Kazak Hanlığı, Kırgız ve Kaşgar Devletleri önemli siyasal güçler olarak ön plana çıkmışlardı. Hindistan’da ise Babür Devleti, 19. yüzyıla kadar bölgede Türk kültürünün egemen olmasını sağlayacaktı.
15.yüzyıldan itibaren gerçekleşen Coğrafi Keşifler, Rönesans ve Reform hareketleri, Avrupa’nın olumlu yönde gelişmesine büyük katkı sağlamıştı. Coğrafi Keşiflerle ekonomik yönden, Rönesans ile düşünsel ve teknolojik yönden, Reform ile dini yönden meydana gelen gelişmeler hızla ilerlemenin önünü açmıştı. Ancak diğer yandan Reform hareketlerinin sebep olduğu mezhep ayrılıkları Otuz Yıl Savaşlarını başlatmıştı.
17.yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Genel Durumu
Osmanlı Devleti, üç kıtada egemen bir imparatorluk olmaya devam etmekteydi. Doğuda İran, batıda Avusturya-Macaristan ile yoğun mücadeleler vardı. Uzun süren bu savaşlar Osmanlı Devleti’nde ekonomik ve siyasi yönlerden sorunlara sebep olmaktaydı. Diğer yandan dönemin en büyük tehlikelerinden biri merkezi otoritenin sarsılmış olmasıydı.
Osmanlı Devleti’nde Duraklamanın Sebepleri
Duraklamanın nedenlerini iç ve dış nedenler olmak üzere genel olarak 2 gruba ayırabiliriz.
İç Nedenler
Osmanlı Devleti’nin kendi içindeki sorunlar duraklamanın iç nedenlerini oluşturur.
Yönetimin Bozulması
- Merkezi otoritenin sarsılmasının ve dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin duraklamasının en büyük nedeni veraset sistemindeki değişimden kaynaklanır. I.Ahmet’in getirdiği “tahta en büyük şehzadenin çıkması” kuralına dayanan “ekber ve erşed” sisteminin amacı taht kavgalarını önlemekti. Bununla birlikte “kafes usulü” getirildiği için sancağa çıkma kuralına son verilmişti. Böylece şehzadeler sancağa çıkmadığı için yönetim tecrübesi kazanamamış ve sarayda kapalı bir hayat yaşamak zorunda kalmışlardı. Bu da yönetimdeki sorunları beraberinde getiriyordu. Çünkü tecrübesiz şekilde taht’a çıkan padişahlar saray kadınlarının ve devlet adamlarının etkisi altında kalmakta ve otorite kurmakta zorlanmaktaydılar.
- Rüşvet ve iltimasın yaygınlaşması, önemli makam ve mevkilere liyakat sahibi devlet adamlarının gelmesini engellemekteydi.
- Çok kısa aralıklarla padişah değişikliğinin olması aynı zamanda diğer devlet görevlilerinin de sık değişmesine sebep olmuştu. Bu da devlet yönetimindeki istikrara zarar veriyordu. Sadece 17. Yüzyılda görev yapan sadrazamların sayısı 61’dir.
Ordunun Bozulması
- Yeniçeri Ocağı’na kanunsuz şekilde çok fazla asker alınmasına bağlı olarak disiplinin bozulması ve hazine giderlerinin artması
- Tımarların kiraya verilmesi nedeniyle tımarlı asker sayısının azalması. Buna bağlı olarak eyaletlerde güvenliğin sağlanamaması ve üretimin denetlenememesi
- Donanmaya gereken önemin verilmemesi. Denizcilik bilgisi yeterli olmayan kişilerin donanma komutanı olması
Ekonominin Bozulması
- Coğrafi Keşiflerden sonra ticaret yollarının yön değiştirmesi, İpek ve Baharat yollarının önemini kaybetmesi sonucu ticaretten gereken gelirin elde edilememesi.
- Avusturya ve İran ile uzun süren ve zafer elde edilemeyen savaşlar
- Kapitülasyonların yaygınlaşması nedeniyle ithalat-ihracat dengesinin bozulması
- Saray harcamalarının, lüks ve israfın artması
- Avrupa’dan Osmanlı ülkesine bol miktarda altın ve gümüşün girmesiyle Osmanlı parasının değerinin azalması ve enflasyon yaşanması
- Ağır vergiler altında ezilen köylülerin, topraklarını terk ederek şehirlere göç etmesi sonucu üretimin azalması
- Tımar sisteminin bozulması
Eğitimin Bozulması
- Müderrislik ve kadılık gibi önemli görevlere rüşvet ve torpille (iltimas) atama yapılması
- Beşik ulemalığı ile ilmiye sınıfına mensup kişilerin çocuklarının da liyakat sahibi olmasalar bile babaları gibi ilmiye sınıfından kabul edilmesi
- Medrese eğitiminin çağın gerisinde kalması ve pozitif bilimlere gereken önemin verilmemesi
Sosyal Hayattaki Bozulmalar
- Anadolu ve Rumeli’deki eşkıyalık faaliyetleri
- Köylerden kentlere yaşanan yoğun göçlerin şehirlerde işsizliği arttırması
Dış Nedenler
- Osmanlı Devleti’nin en geniş sınırlarına (doğal sınırlar) ulaşarak güçlü devletlerle komşu olması
- Avrupalı devletlerde askeri, bilim, teknoloji ve ekonomi alanındaki gelişmelerin gerisinde kalınması
- Avrupalı Devletlerin, Osmanlı Devleti’ne karşı birlik içinde hareket etmeleri
Ayrıca bknz;
Duraklama Dönemi Islahatları ve Islahatçıları