Osmanlı Devleti’nde İsyanlar ve Düzeni Koruma Çabaları 11. Sınıf Konu Anlatımı

Osmanlı Devleti’nde İsyanlar ve Düzeni Koruma Çabaları

Osmanlı Devleti’nde isyanlar ve düzeni koruma çabaları konusu 11. Sınıf tarih dersinin konusudur. Duraklama döneminde meydana gelen isyanlar ve bozulan düzene karşı alınan önlemler bu konunun içeriğini oluşturur.

Osmanlı Devleti’nde İsyanlar ve Düzeni Koruma Çabaları

Merkezi otoritenin bozulması nedeniyle Osmanlı ülkesinde 16-17. Yüzyıllarda iç isyanlar ortaya çıkmış; toprak sisteminin bozulması, Avrupa’da meydana gelen gelişmeler, ekonominin bozulması gibi bir çok olumsuzluk bir takım yenilik hareketlerinin yapılmasını da zorunlu hale getirmiştir.

Osmanlı Devleti’nde İç İsyanlar

16-17. yüzyıllarda Osmanlı Devleti doğuda İran ile batıda Avusturya ile mücadele halindeydi. Dışarıdaki mücadelelerle birlikte içeride bir çok isyan hareketiyle mücadele etmek zorunda kalmıştı. Bu isyanlar hem merkezde hem Anadolu’da ortaya çıkıyordu. Merkezde yeniçeri isyanları, Anadolu’da ise Celali ve Suhte isyanları görülmekteydi.

Celali İsyanları

Bu isyanların ilki Yavuz Sultan Selim döneminde Tokat ve çevresinde Bozoklu Celal’in başlattığı isyandır. Bundan dolayı Anadolu’da ortaya çıkan daha sonraki isyanlar da onun adıyla anılmıştır. Başlıca Celali isyanları Karayazıcı, Deli Hasan, Kalenderoğlu, Kör Mahmut ve Canbolatoğlu tarafından çıkarılan isyanlardır.

Nedenleri

Celali isyanları ekonomik sebeplere dayanmaktaydı. Bunun dışındaki nedenleri şöyle özetleyebiliriz;

  • Merkezi otoritenin bozulması
  • Tımar sisteminin bozulmasına bağlı olarak taşrada güvenliğin sağlanamaması
  • Uzun süren savaşların olumsuz etkisi
  • Kaçak askerlerin Anadolu’da eşkıyalık faaliyetlerinde bulunması
  • Vergi adaletsizliğinin ortaya çıkardığı sosyal problemler
  • Rüşvet ve iltimasın yaygınlaşması
  • Halkın devlete olan güveninin azalması
  • Ekonomik problemler
Sonuçları
  • Halk köylerden kentlere göç etmeye başlamış ve “Büyük Kaçgun” denilen büyük göç hareketi gerçekleşti
  • Vergilerin toplanmasına sorunlar ortaya çıkmış, vergiler toplanamadı
  • Üretim azaldı, işsizlik arttı
  • Alım gücü düştü

Yeniçeri İsyanları (İstanbul İsyanları)

Yeniçerilerin öncülük ettiği isyanları da büyük ölçüde ekonomik nedenlere dayanmaktadır. Ancak yeniçeriler merkezde isyan çıkarmakla yetinmemiş, eyaletlerde isyan çıkmasını da teşvik etmiştir.

Nedenleri
  • Merkezi otoritenin zayıflaması
  • Devşirme sisteminin bozulması
  • Yeniçeri maaşlarının zamanında ödenememesi ve ödense de ayarı düşük akçe ile ödenmesi
  • Disiplin ve düzenin bozulması
  • Cülus bahşişi almak için padişah değiştirmek istemeleri
Sonuçları
  • Merkezi otorite daha da bozuldu
  • Islahat hareketleri yarıda kaldı
  • İstanbul’da asayiş bozuldu
  • Savaşlardan istenilen sonuçlar alınamadı
  • “Ocak, devlet içindir” anlayışı yerini “Devlet, ocak içindir” anlayışına bıraktı.

Suhte İsyanları

Medreseli isyanları olarak da bilinen suhte isyanlarının temel sebebi klasik medrese eğitiminin bozulmasıdır.

Nedenleri
  • Ulema çocukları hak etmedikleri halde makam elde etmesi
  •  İlmiyede yükselme rüşvet ve iltimasla gerçekleşmesi
  • Medreselere kapasitesinin üzerinde talebe alınması
  • Enflasyon nedeniyle medreselerin gelirinin azalmasına bağlı olarak öğrencilere burs verilememesi
  • Medrese öğrencilerinin iş bulamamaları
Sonuçları

Eşkiyalık hareketlerine dönüşen suhte isyanları baskı ve şiddet yoluyla bastırılmış ve pek çok can kaybı gerçekleşmiştir.

Eyalet İsyanları

Ekonomik ve sosyal sebeplerle ortaya çıkan eyalet isyanlarında;

  • Erdel, Eflak, Boğdan, Yemen, Halep, Bağdat gibi uzak eyaletlerde yerel yöneticilerin fazladan vergi toplaması
  • Yerel yöneticilerin keyfi idareleri
  • Avusturya ve Lehistan’ın kışkırtmaları

etkili olmuştur.

Eyalet isyanları sonucunda Kırım, Trablusgarp, Bağdat ve Yemen’de yarı bağımsız yönetimler kurulmuştur.

Sonuç olarak; bu iç isyanlar temelde merkezi otoritenin bozulması ve ekonomik sıkıntılara dayanmakla birlikte rejim değiştirmeye yönelik girişimler değildir.

Ekber ve Erşed Sistemi

Osmanlı Devleti’nde veraset kuralı “Ülke padişah ve oğullarınındır” anlayışına dayanıyordu. Yani hanedan üyelerinden hangisinin tahta çıkacağı ile ilgili net bir kural yoktu ve bu durum taht mücadelelerine sebep oluyordu. Taht kavgaları da merkezi otoriteye zarar veriyordu.

Şehzadelerin sancaklarda siyasi güç kazanmasının önüne geçmek için III. Mehmet’ten sonra şehzadelerin sancağa çıkma kuralına son verildi. Böylece III. Mehmed’in oğlu I. Ahmet, sancağa çıkmayan ilk Osmanlı padişahı oldu. I. Ahmet de merkezi otoriteyi güçlendirmek adına Ekber ve Erşed Sistemi’ne geçildi. Ekber ve Erşed sistemi; hanedanın en büyük (ekber) ve en olgun (erşed) üyesinin padişah olmasıdır. Bu sistemle yüzyıllardır devam eden “babadan oğula” kuralı son bulmuştur. Yani artık sadece padişahın oğlu değil -hanedanın en büyüğü olması şartıyla- padişahın kardeşi, yeğeni vs. de padişah olma hakkına sahip oldu.

Ekber ve erşed sisteminin olumlu yönü; şehzadeler arasında taht kavgalarını önlemesi ve kardeş katlinin son bulmasına yardımcı olmasıdır.

Olumsuz yönü; şehzadelerin sancağa çıkmaması tecrübe kazanamamalarına ve halktan kopuk yaşamalarına yol açtı. Ayrıca sarayda kapalı hayat yaşadıkları için ruhsal sıkıntılar ortaya çıktı.

Çözüm Arayışları ve Layihalarda Osmanlı

Layiha, taslak ve rapor türü, bozulan devlet düzenine çare arayan tavsiye metinleridir. Koçi Bey ve Katip Çelebi olmak üzere Lütfi Paşa, Sarı Mehmet Paşa gibi önemli devlet adamları devletin eski düzenine kavuşması için alınması gereken önlemleri içeren görüşlerini hazırlayarak padişahlara sunmuşlardır. Layihalarda Osmanlı Devleti’nde düzenin bozulması genel olarak askeri, sosyal ve ekonomik bozulmalara bağlanmıştır.

Konunun devamı için bknz;

Lale Devri Nedir?

Bunları da beğenebilirsiniz
Bu Konu Hakkında Siz Ne Düşünüyorsunuz?