Osmanlı Devleti’nde Padişah Eşleri ve Kızları
Osmanlı Devleti’nde padişah eşleri ve kızları için hangi unvanlar kullanılıyordu? Padişahların eşlerinin etnik kökenleri neydi?
Padişahların bir çok eşi olabilirdi ve padişah eşlerinin hepsi Türk kökenli değildi. Ancak Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerine bakıldığında padişah eşlerinin daha çok Türk kökenli olduğu, daha sonra farklı uyruklardan eşlerle evlilik yaptıkları görülmektedir.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar
Osmanlı Devleti’nde Padişah Eşleri ve Kızları
Burada özellikle belirtilmesi gereken husus şudur; Kuruluş döneminde Osmanlı padişahları nikah kıyardı. Ancak Yıldırım Bayezid döneminden itibaren artık Osmanlı padişahları nikah kıymamaya başlamıştır. Bu durumun sebebi; 1402 Ankara Savaşı’nda yenilen Yıldırım Bayezid’in esir düşmesiyle, Timur’un, Yıldırım Bayezid’in eşine hizmetçilik yaptırdığı rivayetinden kaynaklandığı ileri sürülmektedir. Bir daha böyle bir utanca mahal vermemek adına artık Osmanlı padişahları eşlerine nikah kıymamıştır.
Bu geleneği bozan padişah ise Kanuni Sultan Süleyman olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman beş çocuğunun annesi Hürrem Sultan’a nikah kıymış, böylece Hürrem Sultan cariyelikten gelip bir padişahla nikahlanan ilk kadın olmuştur.
Osmanlı Devleti’nde Padişah Eşleri
Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde padişahların eşlerinin daha çok Türk olduğu görülmektedir. 16. yy.a kadar Anadolu Beyleri’nin kızlarını, Bizans ve Balkan prenseslerini kendilerine eş olarak aldıkları görülmektedir. İlk Osmanlı padişahları diğer Anadolu beylikleri, Bizans İmparatorluğu, Sırp ve Bulgar krallıkları gibi çevrelerden hanımlar alarak devletlerarası akrabalık bağı kurmaya ve bu şekilde güçlenmeyi de amaçlamışlardır. Örneğin Yıldırım Bayezid, şehzadeliği döneminde Germiyanoğulları Beyi’nin kızı Devlet Şah Hatun ile evlenmiş; Germiyanoğulları Beyliği’ne ait Kütahya, Tavşanlı, Simav ve Eğriöz gibi topraklar kızın çeyizi olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Osmanlı Devleti’nin büyüyüp güçlü bir imparatorluk haline gelmesinden sonra ise padişah eşlerinin farklı milletlerden oldukları göze çarpmaktadır. Zira artık tüm Anadolu beylikleri ve Balkanlar Osmanlı egemenliği altındaydı ve bu coğrafyada yaşayan ileri gelen ailelerin her biri artık Osmanlı tebaasıydı. Osmanlı padişahları, Osmanlı Devleti içinde yaşayan soylu ailelerle akrabalık bağı kurmak istemiyordu. Çünkü böyle bir evlilik karşı aileye büyük bir güç kazandırabilir ve Osmanlı hanedanına alternatif bir güç ortaya çıkabilirdi.
Cariyelerle Evlilik
Dolayısıyla artık padişahlar Rum, Ukraynalı gibi farklı milletlerden olan cariyeleri kendilerine eş olarak almaya başladılar. Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren cariyelerden hanım seçme adeti yaygınlaştı ve bu durum devletin yıkılmasına kadar devam etti. Ancak bu uygulamanın kesin bir kural olduğu anlaşılmamalı. Daha sonraki dönemlerde örneğin II. Osman, II. Bayezid gibi padişahlar, tanınmış ailelerin kızlarını aldılar. 18. yy.dan sonra ise Çerkes ve Kafkasyalı cariyelerle evlendikleri görülür.
Hürrem Sultan, Nurbanu Sultan, Safiye Sultan, Kösem Sultan ve bazı hasekiler Osmanlı padişahları ve devlet yönetimi üzerinde çok büyük etkileri olan padişah eşleri ve şehzade anneleridir; başka bir deyişle Valide Sultanlar‘dır.
Cariyelerin saray içinde rütbeleri olurdu. Saraya getirildikten sonra “acemi sınıfı” olarak Kuranı Kerim’den edebiyata, müzikten dikiş nakışa ve elbette saray adap ve erkanına kadar pek çok alanda eğitim alırlardı. Acemi rütbesinden sırayla cariye, şakird, usta ve en sonunda gedikli rütbesine yükselirlerdi. Eğitimini tamamladıktan sonra sultan, şehzade ya da padişah hizmetine verilirler, evlenecek yaşları geldiğinde de evlenirlerdi. Bu cariyeler padişah ya da şehzadelerle evlendirildikleri gibi Osmanlı devlet erkanından devlet adamlarıyla da evlendirilebilirlerdi. Evlenmemiş cariyelerin saraydaki hizmet süresi 9 seneydi. Bu süreyi tamamladıktan sonra evlenip saraydan ayrılabilirlerdi. Haremdeki cariyelerin sayısı bini bulurdu.
Osmanlı padişahlarının hanımlarına ikbal, haseki, kadın efendi denirdi. Padişahın ilk eşine 18. yy.dan itibaren başkadınefendi denirdi. Evlilik sırasına göre ikinci, üçüncü kadınefendi gibi unvanlar alırlardı. Padişah öldükten sonra padişahların eşleri –eğer herhangi bir çocukları yoksa- tekrar evlenebilirler, bu durumda unvanlarını kaybederlerdi.
Osmanlı Padişahlarının Eşlerinin Kökeni
Osmanlı padişahlarının eşlerinden bazıları ve bilinen kökenleri şöyledir;
Osmanlı Devleti’nde Padişah Kızları
Osmanlı padişahlarının kızları ise sultan unvanı taşırlardı. Önceleri Selçuklu etkisiyle hatun kelimesi kullanılırken Fatih’ten itibaren sultan unvanı yerleşti.
Padişah kızlarının düğünü tarih kaynaklarında çok ayrıntılı anlatılırken padişah ve şehzadelerin düğünleri anlatılırken detaylara girilmez. Bunun nedeni ise padişahın hayatında evlendiği kadından başka pek çok kadının olacağı gerçeğidir.
Sultanların doğumuna çok önem verilir, doğumları törenlerle kutlanırdı. Buna Osmanlı tarihinde beşik alayı denirdi.
Sultanlar gelin olana kadar haremde yaşarlardı. Hizmetlerinde bir çok cariye görev yapardı. Okuma çağına geldiklerinde bed-i besmele denilen törenle derslere başlarlardı. Dönemin en önemli, en tanınmış hocalarından dersler alırlardı. Derslere bazen padişah da katılırdı. Kuran-ı Kerim, dini bilgiler, hat sanatı, tarih ve coğrafya gibi dersler alan sultanlar Tanzimat döneminde müzik, piyano dersleri de alırlardı.