Osmanlı Devleti’nde Ticaret ve Ticaret Mekanları

Osmanlı Devleti'nde Ticaret

Osmanlı Devleti’nde ticaret, devletin gelişmesi için oldukça önemliydi. Osmanlı Devleti’nin ilk kurulduğu topraklar, ticaret yollarının geçiş noktasındaydı. Bu nedenle devlet, tıpkı Selçuklular gibi ticaretin gelişmesine önem vermiş ve bu yönde tedbirler almaya yönelmiştir.

Osmanlı ekonomisi tarıma dayalı olsa da özellikle sınırların genişlemesi ticaretin önemini arttırmıştır. Akdeniz ve Karadeniz’de kontrolün ele geçirilmesi ve dönemin iki önemli ticaret yolu olan İpek ve Baharat yollarına hakim olunması ticari faaliyetleri arttırdı.

Osmanlı Devleti’nde Ticaret

Orhan Gazi döneminde Bursa’nın fethedilmesi Osmanlı Devleti için dönüm noktalarından biri olmuştu. Zira burası ipek ticaretinin merkeziydi ve Osmanlılar buraya sahip olmakla ipek ticaretinde de önemli bir noktada bulunmuş oluyorlardı. Böylece Osmanlı Devleti’nde ticaret gelişmeye başlayacaktı. Fatih Sultan Mehmet döneminde İstanbul’un fethedilmesinin ise en önemli sonuçlarından biri ticaret yollarına hakim olma fırsatını Osmanlı Devleti’ne altın tepsiyle sunmuş olmasıdır.

Malların satımını gerçekleştiren esnafların her biri Selçuklulardaki ahilik teşkilatının devamı olan ve devlet içerisinde son derece önemli bir yere sahip olan Lonca teşkilatına bağlıydılar. Belli meslek gruplarına ayrılan esnafa gedik denilen dükkan açma hakkı verilirse dükkan açabilirlerdi.

Osmanlı Devleti’nde ticaretin gelişmesini sağlayan faktörler;

Siyasal, sosyal ve ekonomik düzenin sağlanması

Ticarete önem verilmesiyle birlikte devlet tarafından tüccarların teşvik edilmesi

Önemli ticaret yollarının ülke toprakları üzerinden geçmesi

Ticaret yollarının güvenliğinin sağlanması

Sadece kara ticareti değil deniz ticaretine de önem verildi. Deniz ticaretinin geliştirilmesi amacıyla limanlar inşa edildi.  İç ticaret kadar dış ticaret de önemliydi. Özellikle liman şehirlerinin fethedilmesi sonucu dış ticaret geliştirilmiş ve geliştirilmesine önem verilmiştir.

Osmanlı Devleti’nde Ticaret Mekanları

Selçuklu gibi daha önceki devletler tarafından yapılmış olan ticaret mekanları dışında, ticaretin geliştirilmesine yönelik Osmanlı döneminde de ticaret mekanları yapılmıştır. Tüccarların getirdiği mallar bedesten, çarşı ya da kapan hanlarına getirilir ve burada satışa çıkarılırdı.

Bedesten

Kapalı çarşı niteliğindeki bedestenler  arasında en önemlilerinden biri İstanbul’daki Kapalı Çarşıdır. Fatih Sultan Mehmet döneminde yapılmıştır. İstanbul başta olmak üzere Bursa, Edirne, Selanik ve Kahire gibi şehirler önemli ticaret merkezleriydi ve buralarda bedestenler inşa edilmişti.

Bedesten
Bedesten

Kervansaray

En önemli ticaret mekanlarındandır. Amaç kervanların konaklaması ve güvenliği sağlamaktır. Bu nedenle anayol kenarlarına inşa edilmiştir.

Ticaret yapan kervanlar at, katır ya da deve kervanları şeklinde olabilirdi. Ticaret yapılırken yolların güvenliğini sağlamaktan derbentçi denilen görevliler sorumluydu. Kervanların konaklaması için her 40 km.de bir kervansaraylar inşa edilmişti. Tüccarlar burada dinlenir, ihtiyaçlarını karşılar, hayvanlarını dinlendirir, doyurur ve tekrar yola devam ederdi.

Kervansaraylar vakıf yapılarıdır. Genellikle padişah ya da diğer devlet büyükleri tarafından yaptırılmıştır. Kervansaraylar; camiden hamama, kütüphaneden doktor ve baytara; konaklayanların hemen hemen tüm ihtiyaçlarına cevap verecek bir donanıma sahipti. Ayrıca sadece Türk ve Müslümanlara değil, yabancı tüccarlara da hizmet verirdi. Kervansarayların güvenliğinden sorumlu görevlilere derbentçi, ulaşım ve taşımacılıktan sorumlu kişilere mekkareci denirdi.

Kapan

Kapan hanları denilen yerlerde tek tip ticari mallar satışa sunulurdu. Kapan kelimesi Arapçada kantar yani terazi anlamına gelen kaban kelimesinden gelirdi. Un satılıyorsa un kapanı, şeker satılıyorsa şeker kapanı, kumaş satılıyorsa kumaş kapanı gibi isimlerle anılırdı. Kapanlarda fiyat kontrolü için kapan naipleri görev alırdı.

Kapanlar büyük şehirlerde olurdu ve toptan satış yapılan yerlerdi. Ürünler üreticiden satın alındıktan sonra kapanlara getirilirdi. Burada kadı naibinin gözetiminde mallar ölçülüp tartılır, kalite-ağırlık ve türüne göre vergi ve narha tabi tutulurdu. Ardından fiyat belirlenir ve satışa sunulurdu.

Pazar

Osmanlı Devleti’nde sadece kapalı pazar yeri yoktu elbette. Şehirlerde oldukça kapsamlı açık pazarlar kurulurdu. Bu açık pazarlar da tıpkı kapan hanları gibi satılan malların adıyla anılırdı.

Pazarlar, halkın belli günlerde mallarını satmak için sergiledikleri geçici yerlerdi. Tıpkı günümüzde olduğu gibi halkın kolayca erişebileceği açık alanlarda kurulurdu.

Çarşı ve pazarlar muhtesip ve emin denilen devlet görevlilerinin kontrolü altındaydı. Bu görevliler malların ve fiyatların kontrolünden sorumluydu.

Arasta

Arastalar belli bir yerde sıra sıra dükkanların olduğu ticaret mekanlarıdır. Ayrıca arastaların etrafına sonradan medrese, cami ve kütüphaneler de kuruldu. Arastalar aynı zamanda imarethaneler için de gelir kapısıydı.

Yerli ve Yabancı Tüccarlar

Osmanlı Devleti’nde yerli tüccarlar kadar yabancı tüccarların da ticaret yapmaya hakkı vardı. Ancak yerli ya da yabancı tüccarlara verilen haklarda dönemlere göre farklılıklar görülmektedir. Bu durum özellikle gümrük vergisinde göze çarpar.

Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman gibi padişahlar, ticaretin gelişmesi amacıyla dış devletlere bir takım ticari imtiyazlar vermiştir. Ancak 15. yy.dan sonra gerçekleşen Coğrafi Keşifler, dünyada yeni yerlerin keşfedilmesi kadar, Osmanlı Devleti’nin kontrolündeki İpek ve Baharat yollarına alternatif ticaret yollarının bulunmasına yol açtı. Bu da, Osmanlı kontrolündeki ticaret yollarının artık önemini yitirmesine ve Osmanlı ticaretinin büyük bir darbe almasına neden oldu.

Ayrıca bknz;

Osmanlı Devleti’nde Toprak Sistemi

Bunları da beğenebilirsiniz
Bu Konu Hakkında Siz Ne Düşünüyorsunuz?