Feodalite Nedir? Orta Çağda Feodal Sistem ve Özellikleri

Feodalite Nedir

Feodalite nedir ve özellikleri nelerdir? Orta Çağ Avrupası‘nın siyasi ve toplumsal hayatında oldukça etkili olan feodal sistem ile ilgili detaylara bu içeriğimizde ulaşabilirsiniz.

Feodalite Nedir?

Feodalite, Orta Çağ Avrupa’sında toprak egemenliği temeline dayanan siyasal bir yönetim biçimi olarak tanımlanabilir.

375 yılında gerçekleşen Kavimler Göçü sonrasında Roma İmparatorluğu Doğu-Batı şeklinde ikiye ayrılmış; Batı Roma İmparatorluğu’nun 476 yılında yıkılmasından sonra da Avrupa’da feodal siyasi yapılar ortaya çıkmıştır. Böylece Orta Çağ tarihinde Avrupa siyasi yapısını feodalizm şekillendirmiştir.

Feodal sistemde ya da diğer bilinen adıyla Derebeylik sisteminde siyasi güç kralın elinde olsa da kral, siyasi otoritesini derebeyleriyle paylaşmıştır. Bu sistemde asıl etkin güç ise Katolik kilisesi ve papalıktır.

Feodalitenin Ortaya Çıkışı

Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Avrupa’da kaos başladı. Frank, Vizigot, Ostrogot ve Sakson gibi krallıkların kurulması aşamasında savaşlar ve yağmalar gerçekleşti. Bu kargaşa ortamında tarıma elverişli araziler din adamları ve savaş liderlerinin eline geçti. Kendilerini tehlike altında gören ve güvende hissetmek isteyen yoksul kesim, asillerin koruması altına girmeye başladı ve onlar için çalışmaya başladı. Bu durum feodal düzenin doğmasına neden oldu.

Sınıflı Toplum Yapısı

Feodal düzende koruma altına giren kişiye vassal, koruma altına alan senyöre de süzeren denirdi. Vassal, süzerene vergi ödemekle, onun yanında savaşa katılmakla yükümlüydü. Bunun karşılığında süzeren de vassalı korurdu.

Feodal düzende keskin bir toplumsal tabakalaşma görülür. Buna göre halk genel olarak soylular, rahipler, burjuva ve köylüler olmak üzere 4 sınıfa ayrılmış durumdadır.

Soylular; Orta Çağ Avrupasında en ayrıcalıklı kesimdir. Dük, kont, baron ve şövalyeler soylular sınıfına dahildi. En üstte ise senyör adı verilen derebeyler vardı. En büyük senyör ise kraldı.

Rahipler; Soylulardan sonraki en ayrıcalıklı kesim din adamlarıydı. Kiliseye ait olan geniş topraklarda yaşarlar, askerlikten ve vergi ödemekten muaf tutulurlardı.

Burjuva; Zanaat ve ticaretle uğraşan orta kesimdi. Belli miktar para karşılığında senyörlerin himayesi altında yaşarlardı.

Köylüler; Köylüler serf ve serbest köylü olmak üzere ikiye ayrılırdı. Serflerin hiçbir hakkı yoktu. Derebeyi tarafından toprakla birlikte alınıp satılabilirlerdi. Serbest köylüler ise topraktan kazandıklarının büyük bölümünü senyöre vergi olarak öderdi.

Feodal Sistemde Kilise

Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra feodal sistemin ortaya çıkmasının en temel nedeni, ortaya çıkan kaos ortamındaki otorite boşluğudur. Kendini güvensiz hisseden Avrupalılar, dine odaklanmış; Hristiyanlığı temsil eden kilise otoritesine sıkı sıkıya sarılmayı tercih ederek kendini güvenceye almak istemiş, bu şekilde kurtuluşa ereceklerine inanmışlardır. Katolik kilisesi bu durumu fırsata çevirerek her alanda yetkilerini genişletip Orta Çağ Avrupasını şekillendirmeye başlamıştır.

Siyasi ve toplumsal alandaki gücünün yanı sıra eğitim alanında da gücü elinde bulunduran kilise skolastik felsefeyi etkin kılmıştır. Bu da eğitim ve bilimin gelişmesini engellemiştir.

Bu dönemde hakim olan anlayışa göre tanrı yeryüzünde sağlamak istediği düzeni senyörler aracılığıyla kurmuştu. Bu anlayış nedeniyle senyörler, din adamlarına toprak bağışları yapar, böylece kiliseye bağlılıklarını gösterirlerdi.

Kilise bu feodal sistem içinde büyük bir ekonomik güce de sahip olmuştu. Dini ticarete alet ederek zenginleşmiş, büyük arazilere sahip olmuşlardı.

Feodal Sistemin Özellikleri

Feodal sistemde her derebeyin kendi toprakları, ordusu ve kanunları vardı.

Kilise ve din adamları geniş yetkilere sahipti. Krallar da dahil feodal beyler ve halk üzerinde büyük otorite sahibiydiler.

Feodal sistemde ülkelerin siyasi, askeri, sosyal ve ekonomik düzeni belirleyen en temel unsur topraktı. Gücü elinde bulunduran kesim toprak sahipleriydi. Nitekim toprak sahibi soylular, feodal düzenin efendileriydi.

Feodalitenin Sonu

Feodal sistemin sonunu getiren gelişmeler Haçlı Seferleri, Coğrafi Keşifler, Rönesans ve Reform gibi bir dizi gelişmeyle birlikte ortaya çıkan Aydınlanma Çağı olmuştur.

Papanın çağrısıyla Müslümanlar üzerine seferler düzenleyen Hristiyanlar, Haçlı Seferleri ile birlikte İslam ülkelerinden barut, kağıt, matbaa ve pusulayı öğrendiler ve bunları Avrupa’ya getirip geliştirdiler. Böylece bilimsel ve teknik alanlarda önemli çalışmalar yapıldı. Kağıt ve matbaa sayesinde el yazması kitaplar basılıp çoğaltılarak tabana yayıldı. Tüm bu gelişmeler Avrupa’da fikri ve manevi değişime yol açtı. İnsanlar bilinçlendi ve kilisenin dayatmalarına karşı çıkmaya başladı.

Haçlı Seferlerinin başarıya ulaşamaması ve birçok feodal beyin bu savaşlarda ölmesi ve geri dönememesi toprakların sahipsiz kalmasına sebep oldu.

Barutun ateşli silahlarda kullanımının geliştirilmesi derebeylerin yaşadığı ve yıkılamaz denilen şatolarının yıkılmasını sağladı.

Coğrafi Keşifler ile birlikte dünyanın yuvarlak olduğunun kanıtlanması o güne kadar dünyanın düz olduğunu savunan kiliseye duyulan güveni sarstı.

Avrupa’da merkezi krallıklar güçlenmeye başladı. Yeni Çağ ile birlikte feodal sistem artık tamamen ortadan kalkacaktı.

Bunları da beğenebilirsiniz
Bu Konu Hakkında Siz Ne Düşünüyorsunuz?